Unutulan Değerler: Mahalle Kültürü ve Komşuluk
Bir zamanlar sabah kapıyı açtığınızda yalnızca sokak değil, bir "yaşam alanı" karşılardı sizi. Çocuk sesleri, komşunun fırından yeni çıkardığı çörek kokusu, pencere önündeki çiçeklere su döken teyze... Mahalle, sadece evlerin yan yana dizildiği bir yer değil; gönüllerin de yan yana olduğu bir dünyaydı.
Komşu, aynı duvarı paylaştığınız insan değil; dert ortağınız, sevinç arkadaşınızdı. Kapılar kilitlenmeden yaşanırdı çünkü kalpler kilitsizdi. Misafirlik haberle değil, içtenlikle yapılırdı. Bir tencere yemeğin kokusu yalnızca evi değil, vicdanı da sarardı. Yokluklar paylaşılır, varlıklar bölünerek çoğaltılırdı.
Osmanlı’da komşuluk yalnızca bir sosyal ilişki değil, aynı zamanda bir hukuk meselesiydi. “Hakk-ı mecâr” olarak bilinen bu anlayış, komşuluk hakkını mülkiyet hukukunun önüne koyardı. Bir kişi evini satacaksa, önce komşusuna teklif ederdi. Çünkü Osmanlı’da komşu, sadece yanındaki evin sahibi değil, aynı zamanda huzurun ve güvenin ortağıydı. Bu gelenek, “önce komşunun rızasını al” anlayışını yerleştirmişti topluma.
Bugün ise aynı apartmanda yıllardır oturup birbirinin ismini dahi bilmeyen insanlar var. Mahalleler sitelere, komşuluk ise sadece acil durumlarda aranan bir "numaraya" dönüştü. Teknoloji yakınlaştırdı gibi görünse de aslında içimizi uzaklaştırdı. Dijital ekranlar büyürken, gönül pencerelerimiz küçüldü.
Oysa dinimizde komşuluğun yeri bambaşkadır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, neredeyse onu mirasçı kılacak sandım.” (Buhârî, Edeb 28)
Yani komşuluk, akrabalıktan hemen sonra gelen bir sorumluluk alanıdır. Gönlümüzün mahallesini yeniden kurmak zorundayız. Zira iyi komşu, iyi insan olmanın alametidir. Selâm ile başlayıp tebessümle devam eden bir ilişki, belki bir insanın hayatını değiştirebilir.
Bugün bir komşunuza bir kap yemek götürün, selam verin, halini hatırını sorun. Çünkü eski mahalleler geri gelmeyebilir; ama o ruhu yaşatmak hâlâ mümkün.
Bir sonra ki muhabbetimiz de görüşmek dileğiyle...