Siirt Haber / Siirt Pusula Haber
HV
13 EKİM Pazartesi 05:54

Gerçek Dostluk: Samimiyet mi, Sıfat mı?

BEKİR ÖZDENİZ
BEKİR ÖZDENİZ
Giriş Tarihi : 06-08-2025 11:15

Gerçek Dostluk: Samimiyet mi, Sıfat mı?

Bugünkü yazımın ilhamı, şahsi hayatımın esintilerinden doğdu. Bazen insan bir görev üstlenir, bir makam taşır, bir sıfatla anılır… Ama bazı ilişkiler vardır ki, o resmiyeti aşar, kalpten kalbe bir bağ kurulur. Zamanla şunu anlarsın: Gerçek dostluk, hitaplardan değil, içtenlikten doğar. Samimiyetin olduğu yerde unvanlar değil, muhabbet belirler ilişkilerin kıymetini.

Kimi zaman içinde bulunduğumuz kurumlar, sorumluluklar ve görevler bizi bir sıfatla anılabilir kılar. Başkan, müdür, hoca, abi... Bu kelimeler kulağa hoş gelir, ama kalbe ne kadar dokunduğu ayrı bir meseledir. Gerçek dostluk, bu sıfatların arkasında şekillenmez. İnsanlar sana ne dedikleriyle değil, nasıl baktıklarıyla gösterir aslında ne hissettiklerini.

Bir dostun sana "resmî" bir dille seslenmesi değil, gözünün içine bakıp “iyisin değil mi gerçekten?” demesi belirler ilişkinizin derinliğini. Kimileri seni bulunduğun makamdan dolayı sever, kimileri ise o makamları taşıyan kalbindeki samimiyet yüzünden. İşte insanı asıl değerli kılan da budur: Unvan değil, güven; saygı değil, sadakat; protokol değil, paylaşılmış bir dua...

Gerçek dostlukta resmiyet azalır, yerine içtenlik gelir. Samimi ilişkilerde unvanlar yavaş yavaş silinir; yerini “kardeşim”, “dostum”, “canım” gibi kalpten çıkan hitaplar alır. Çünkü birini gerçekten sevdiğinde, onu nasıl çağırdığın değil, nasıl hissettirdiğin önemlidir.

Bu noktada Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatı bize büyük bir rehber olur. O, ashabına liderlik eden bir Nebi olmasına rağmen, onların gönlünde hep en yakın dosttu. Hz. Ebu Bekir ile olan ilişkisine bakıldığında, sadece bir peygambere bağlılık değil; aynı zamanda derin bir dostluk, sadakat ve kalpten gelen bir muhabbet görülür. Öyle ki, Hz. Ebu Bekir hicret yolculuğunda mağaraya girerken bile önce Peygamberini korumayı düşünmüştü. Bu, görevden doğan bir ilişki değil; gönülden gelen bir vefaydı.

Sonuç olarak, dostluklar samimiyetle kurulur; unvanlar, görevler ise sadece birer detay olarak kalır. Önemli olan, insanların sana nasıl seslendiği değil, nasıl hissettirdiğidir. Bazen en sade cümle, en büyük değeri taşır. Çünkü gerçekten değer veren insanlar, bunu kelimelerle değil, davranışlarıyla gösterir. Unvanlar zamanla unutulur; ama içten bir selam, vefayla edilen bir dua daima hatırlanır.
Keyifli bir muhabbet olduğunu temenni ediyorum.

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI Kötülüğün Gürültüsüne Karşı Özeleştiri Zamanı Osmanlı’dan Günümüze: Birlikte Yaşamanın Sırrı Kudüs’ün Kaderi: Osmanlı’dan İsrail’e Sabır ve İmtihan Kültürümüzün Sessiz Mirası: Dil ve Edebiyat Kervan Yolda Düzülür Hayallerin Umutla Dansı Sessizce Kalbe Sızan Toz: Riyâ Büyümek : Bir Çocuğun En Tatlı Yanılgısı  Kudüs: Üç Din, Bir Mücadele 15 Temmuz: Tarihin Seyrini Değiştiren Gece Unutulan Değerler: Mahalle Kültürü ve Komşuluk "Her An, Her Yerde İyilik" İyilik Pasif Kalmasın "Bir Ekran Kadar Yakın Bir İnsan Kadar Uzak" Filistin İçin Sustuklarımız: Vicdanın Sınırları Sınırsız İsteklerin Gölgesinde Sınırlı Bir Ömür VEFA NEREDE YAŞAR? Neden yazıyorsun? "Geçmişin Gölgesinde Kalmamak" "Stresten Uzak Huzura Yakın  "Dijital Dünyanın Tehlikesi: Dijital Faşizm "Filistine Umut: Yapabileceklerimiz"  "Peygamberimiz Ve Engelliler" Ne Verirsen Elinle O Gelir Seninle  "Dört Halife Işığında Müslüman" Bir Ses İnsanlık mı dedi ? Işık Hadisesi Etrafında Siirt Ve Kültürel Miras  "Sonbahara Doğru" Günümüz Salgını "İsraf" Hiçlik Makamı" Aidiyet ve Toplum Hayır Diyebilme Özgürlüğü İyilik Yap, İyilik Bul! Amalar ve Fakatlar Müjde Mi Vahamet Mi ?  "İbrahimce Sadık İsmailce İtaatkar" "Kur'ân'ı Okumak Ve Anlamak" "Dünün Hayalleri Bugünün Teknolojileri" İnsan değişken mi ? Hakimiyet insanda mı doğada mı? Hayatımızdaki sınırlar ve düzenler. Güç kalemde mi kılıçta mı?  Zaman mı, İnsan mı ? Samimiyet ve Samimi Niyet "Hayatımızda ki Tercihler" "Kanayan Yaramız  Kudüs" Gönüllülük Ve İnsanımız Bir Sinan Gerek Bir de Süleyman Ah Nerede O Eski Ramazanlar ?