Hayallerin Umutla Dansı
Hayal dediğimizde herkesin zihninde farklı bir resim belirir. Kimi büyük bir şehirde ışıl ışıl bir hayatı düşler, kimi küçük bir evin önünde çiçekli bir bahçeyi… Kimisi yolculukları hayal eder, kimisi huzurlu bir aileyi. Herkes kendi kalemini eline alır ve iç dünyasında bir tablo çizer. İşte hayaller, aslında ruhumuzun bize çizdirdiği bu tablolardır. Ve insan, bir gün o resmi gerçeğe dönüştürmenin umuduyla yaşar.
Hayallerin en güzel tarafı, herkese göre değişmesidir. Benim hayalim seninkine benzemez, seninkisi de başkasınınkine. Ama bizi aynı noktada buluşturan şey, o resmin bir gün gerçek olacağına dair beslediğimiz umuttur. İnsan hayal kurduğu sürece yaşar; çünkü hayalsiz bir hayat, renksiz bir tuvale benzer.
Günlük hayatın yükleri omuzlarımıza çöktüğünde, umutlarımızı yitirdiğimizde, işte o resimlere dönüp bakarız. “Bir gün olacak” deriz. O cümle bile yeniden ayağa kalkmamıza yetebilir. Belki yol uzun, belki zorluk çok… ama hayaller, yolumuzu aydınlatan lambalar gibidir.
Unutmayalım; bir hayali değerli kılan sadece ona ulaşmak değildir. O hayalin peşinden gitmek, yolda öğrenmek, sabretmek, cesaret göstermek de en az gerçekleşmesi kadar önemlidir. Bazen hayalimize varamayız belki, ama o yolculuk bize bambaşka kapılar açar. Bir başka ifadeyle, hayallerin gerçeğe dönüşmesi kadar, bizi dönüştürmesi de kıymetlidir.
Hayaller aynı zamanda paylaşılabilir. Bir insan, kendi zihninde çizdiği tabloyu yaşatmak için gayret ederken başkalarına da umut verebilir. Belki bizim için küçük görünen bir hayal, bir başkasının yüreğinde koca bir ışık yakar. Bu yüzden hayal kurmaktan ve hayalimizi dillendirmekten çekinmemeliyiz. Çünkü hayaller sadece bize ait değildir; bazen toplumların kaderini bile değiştirebilir.
Sonuç olarak; hayaller ve umut, birbirinden ayrılmaz iki dosttur. Hayalsiz bir umut sönük kalır, umutsuz bir hayal ise kuru bir düşten öteye gitmez. Hepimizin zihninde bir tablo var ve o tabloyu gerçeğe dönüştürmenin yolu umuda sarılmaktan geçiyor. Çünkü insan, hayal ettiği sürece büyür; umut ettiği sürece güçlenir.
Mevlânâ’nın dediği gibi:
"Hayal ettiğin sürece varsın, umut ettiğin sürece yol alırsın."