Kötülüğün Gürültüsüne Karşı
Dünyanın dört bir yanında kötülüğün sesi giderek daha gür çıkıyor. Savaşların, zulümlerin, adaletsizliklerin gürültüsü her gün biraz daha kulaklarımızı dolduruyor. Her ekranda, her manşette, her caddede kötülüğün izlerini görmek mümkün.
Oysa bir de sessiz kalan iyilik var… Kendi halinde yapılan, kimse duymasın diye saklanan, “iyiliğin gizlisi makbuldür” diyerek görünmeyen bir iyilik.
Ama insan düşünüyor; kötülük bu kadar bağırıyorsa, iyilik neden susuyor?
Neden zalimin sesi bu kadar yankı bulurken, mazlumun yanındaki merhamet fısıltıdan öteye geçmiyor?
Evet, iyilik gösteriş için yapılmaz, bu doğru.
Ama iyiliğin sessizliği bazen kötülüğün cesaretini artırır. Çünkü kötülük gürültüyle yayılır, iyilik ise cesaretle karşı konulduğunda büyür. Bugün iyiliğin gizlenmeye değil, görünmeye ihtiyacı var. İnsanlığın kararan vicdanına ışık olacak bir cesarete...
İyiliği anlatmak, göstermek, çoğaltmak… bunlar artık bir gösteriş değil, bir sorumluluk. Çünkü iyiliğin sesi duyulmazsa, kötülük hüküm sürer.
O yüzden iyiliği konuşalım, paylaşalım, yayalım.
Bir tebessümle, bir sözle, bir adımla bile olsa…
Belki de bu çağın en büyük cesareti budur:
İyiliği sessiz bırakmamak.
> “Çünkü bazen bir iyiliğin sesi, bin kötülüğün gürültüsünü susturur.”