Özeleştiri Zamanı
Hepimiz başkalarını eleştirmekte ustayız. Devleti, siyaseti, toplumu, dostumuzu, komşumuzu… Bir hata gördük mü dilimizden ok gibi fırlar. Peki, kendi hatalarımızı aynı cesaretle dile getirebiliyor muyuz?
Bugün en büyük eksikliğimiz, kendi nefsimize dönüp bakamamamızdır. Sabırdan bahsederiz ama küçük bir sıkıntıda öfkemizi kontrol edemeyiz. Adaletten söz ederiz ama komşumuzun hakkını gözetmekte zorlanırız. Merhametten konuşuruz ama bir sokak hayvanına, bir çocuğun masum bakışına çoğu zaman duyarsız kalırız.
Bizler koca ideallerin peşinde koşarken, küçük sorumluluklarımızı ihmal ediyoruz. Filistin için üzülüyoruz, Gazze için gözyaşı döküyoruz; ama yanı başımızdaki yetimin elinden tutmaya çoğu zaman üşeniyoruz. Büyük meselelerde haklı bir öfke duyuyoruz, fakat gündelik hayatımızda adaletli bir tartı kurmayı beceremiyoruz.
Aslında en büyük mücadele, içimizde başlar. Kur’an’ın “Nefsini ıslah eden kurtuluşa ermiştir” uyarısı, bize yol göstermeliydi. Lakin biz özeleştiriyi unuttukça, dilimizle savunduğumuz değerleri hayatımızda yaşatamıyoruz.
Belki de en çok unuttuğumuz şey, kendimizi sorgulamanın bir erdem olduğudur. Çünkü hata yaptığını kabul eden, onu düzeltmeye de talip olur. Ama kusurunu görmeyen, hep başkasını suçlayan, hem kendine hem topluma en büyük zararı verir.
Unutmayalım ki, özeleştiri yapan insan küçülmez, bilakis büyür. Kendi nefsini terbiye eden toplum da yükselir. O yüzden önce biz değişelim, sonra dünyayı değiştirelim.
Tasavvuf büyükleri der ki: “Kendi nefsini bilen, Rabbini bilir.” Bu söz, aslında özeleştirinin en özlü tarifidir. Çünkü tasavvuf, başkasının kusurunu görmek yerine kendi kalbimizin karanlıklarını aydınlatmayı öğretir.
Mevlânâ, insanı bir aynaya benzetir. Ayna, kirlenirse başkasını göstermez. Önce kalbimizin pasını silmemiz, içimizi temizlememiz gerekir. Yunus Emre de “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir” derken aynı hakikati hatırlatıyordu.
Demek ki hakikate ulaşmanın yolu, özeleştiriden, nefis muhasebesinden geçiyor. Başkasına bakmadan önce kendimizi sorgulamayı öğrenirsek, hem kendi ruhumuzu arındırırız hem de topluma gerçek bir iyilik taşırız.