Hasetle Beslenen Bakışlar: Nazar
Hayatta öyle anlar olur ki her şey yolundadır. İnsan sağlıklıdır, evinde huzur vardır, çocukları neşe içindedir… Derken sebepsiz bir sıkıntı baş gösterir. Bir anda işler ters gitmeye başlar. Hastalık gelir, huzur kaçar, bereket tükenir. İnsan ister istemez sorar: “Acaba nazar mı değdi?”
Bu soru bazen kulaktan dolma bir söz gibi görünse de aslında derin bir hakikati barındırır. Nazar, yani göz değmesi, İslam’a göre gerçekten vardır. Öyle ki bu durum sadece halk arasında dolaşan bir inanış değil, bizzat Kur’an ve sünnetle sabit olan bir gerçektir.
Kur’an-ı Kerim’in Felak Suresi’nde Rabbimiz şöyle buyurur:
“Haset ettiği zaman, hasetçinin şerrinden Allah’a sığınırım.”
(Felak Suresi, 5. ayet)
Bu ayet, gözle bakışın ötesinde, içte saklanan kıskançlık duygusunun bile zarar verebileceğine işaret eder. Nazar, bakışla birleşen gizli bir kıskanmadır; gönülden çıkan bir ateş gibi karşıya isabet eder.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise bu hakikati açık bir şekilde dile getirir:
“Nazar haktır. Eğer kaderi geçecek bir şey olsaydı, nazar onu geçerdi. Nazar yüzünden insanlar kabre, hayvanlar da kazana girer.”
(Müslim, Selâm, 42; İbn Mâce, Tıb, 32)
Bazen nazar, ölüm kadar büyük felaketlere bile sebep olabilir. Üstelik insan bunu istemeden, farkında olmadan da yapabilir. Bu yüzden Efendimiz (s.a.s), güzel bir şey gördüğümüzde mutlaka şu sözü söylememizi tavsiye eder:
“Maşallah, Allah mübarek etsin.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Nazarla İlgili Bir Menkıbe
Sahabe döneminde yaşanmış ibretlik bir olay vardır. Sehl bin Huneyf (r.a), gusül abdesti aldıktan sonra vücudu ışıl ışıl parlamaktaydı. Bunu gören Amir bin Rabîa (r.a) hayranlıkla şöyle dedi:
“Ne kadar güzel vücudun var!”
Bu sözün ardından Sehl bir anda yere yığıldı ve hastalandı. Durumu Peygamber Efendimiz’e haber verdiler. Efendimiz (s.a.s) geldi, öfkeyle şöyle buyurdu:
“Sizden biri neden kardeşini öldürür gibi bakıyor? Nazar haktır!”
Sonra Sehl’in başında dua etti ve Allah’ın izniyle şifa buldu.
(İmam Muvatta, Ayn, 2)
Bu olaydan sonra sahabiler, güzel bir şey gördüklerinde mutlaka “Maşallah” demeyi, Allah’tan o nimet için bereket dilemeyi alışkanlık haline getirdiler. Çünkü gizlenmeyen nimet kıskanılır, kıskanılan ise korunmazsa zarar görür.
Sosyal medya Nazar’ı…
Eskiden nazar, yüz yüze bakışla olurdu. Bugünse nazar ekranlardan geçiyor. Sosyal medyada paylaşılan mutlu anlar, farklı başarı hikâyeleri, göz önündeki zenginlikler, çoğu zaman nazarın kapısını açıyor. Bir annenin sürekli çocuğunun zekâsını anlatması, birinin servetini öne çıkarması, bir gencin güzelliğini teşhir etmesi… Tüm bunlar kem gözleri üzerine çekebilir.
Eskiler, “Göze gelen taşa gelir,” derdi. Çünkü gösterilen nimet, korunmayan güzellik bir gün yük olur insana. Bu yüzden büyüklerimiz, nimeti gizleyerek yaşamayı, şükrü içten etmeyi, dua ile sarmalanmış bir hayatı öğütlerdi.
Peygamberimizin Koruyucu Duaları
Resûlullah Efendimiz (s.a.s), torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i nazardan korumak için her gün şu duayı okurdu:
“Eûzü bi-kelimâtillâhit-tâmmâti min kulli şeytânin ve hâmmetin ve min kulli aynin lâmmeh.”
(“Her türlü şeytanın, zararlı canlının ve kem gözün şerrinden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.”)
(Buhârî, Enbiyâ, 10)
Bugün bizler de evlatlarımızı, ailemizi, sağlığımızı ve rızkımızı bu dua ile sarmalıyız. Sabah-akşam Felak ve Nas surelerini okumalı, Ayetü’l-Kürsî’yi ihmal etmemeliyiz. Çünkü bu dualar, görünmeyen tehlikelere karşı manevi kalkandır.
Ve ne zaman bir güzelliğe şahit olsak, dilimizden şu söz dökülmeli:
“Maşallah, lâ kuvvete illâ billâh.”
(“Allah ne güzel yaratmış, güç ve kuvvet ancak Allah’a aittir.”)
Nazardan Korunmak İçin Dua
Allah’ım!
Bize verdiğin her nimeti, kem gözlerden, haset dolu kalplerden ve gizli düşmanlıklardan muhafaza eyle.
Evlatlarımızı, ailemizi, bedenimizi ve rızkımızı göz değmesinden, kıskançlıkların şerrinden Sen koru.
Bizi, görünmeyen musibetlere karşı güçlü eyle. Gözün değdiğinden, kalbin kıskandığından, dilin incittiğinden Sana sığınırız.
Verdiklerine şükreden, gizleyerek yaşayan, dua ile saran kullarından eyle. Amin
Haftaya görüşmek dileğiyle dua ile kalınız.