Ekmek İsrafı: Helâl Lokmanın Kıymeti ve İslâm’da Nimete Saygı
İslâm, hayatın her anını kuşatan, hem kalbi hem de aklı terbiye eden bir rahmet ve hikmet dinidir. Bu ilâhî nizam, insana sadece ibadetleri değil, yaşadığı hayatı da Allah rızasına uygun biçimde şekillendirmeyi öğretir. Bu terbiyenin mühim bir yönü de nimete saygı göstermek, israfı bir ahlâk ayıbı ve manevî bir hastalık olarak görmektir. Hele ki ekmek gibi, alın teriyle kazanılan, sofra duasıyla taçlanan bir nimetten söz ediyorsak, hassasiyetimiz daha da artmalıdır. Zira ekmek, sadece bir gıda değil; emeğin, duanın, sabrın ve Rabbimizin rahmetinin tecellisidir.
Kur’ân’da İsrafa Dair İlâhî Uyarı
Yüce Mevlâmız Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:
“Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
(A’râf Sûresi, 31)
Bu uyarı sadece ölçüsüz yemeyi değil, nimeti küçümsemeyi, ona lakayt kalmayı da içine alır. Ekmek gibi mübarek bir rızkın hor görülmesi, yalnızca malı değil; şükrü, kanaati ve kulluğu da ziyan etmek demektir. İsraf, sadece sofradaki ekmeği çöpe atmak değildir; aynı zamanda nimetin değerini idrak edememektir.
Efendimiz’in (s.a.v) Nimet Bilinci Üzerine Uyarıları
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), ümmetini her konuda olduğu gibi nimetlere karşı da bilinçli olmaya teşvik etmiştir. Buyururlar ki:
“Birinizin lokması yere düşerse, onu temizleyip yesin; şeytana bırakmasın.”
(Müslim, Eşribe, 133)
“Kim yediğinden arta kalanı israf etmezse, Allah onu mağfiret eder.”
(İbn Mâce, Et’ime, 17)
Bu hadis-i şerifler, bizlere ekmeğin en küçük kırıntısının dahi kıymetli olduğunu bildirir. Çünkü nimetin azı-çoğu olmaz; mühim olan ona gösterilen hürmettir. Nimetin değerini bilmek, Rabbimizin lütfuna karşı gösterdiğimiz bir vefa nişanesidir.
Ekmek İsrafının Acı Gerçeği
Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının verilerine göre, ülkemizde her gün yaklaşık 4,9 milyon ekmek çöpe gitmektedir. Bu israf, yıllık bazda 1,7 milyar adet ekmeğe, ekonomik olarak da 6 milyar TL’ye tekabül etmektedir.
Bu tablo gösteriyor ki:
• Milyonlarca aç insanın karnı doyabilecekken, nimet zayi ediliyor;
• Toprağın bereketi, çiftçinin emeği, fırıncının alın teri heba ediliyor;
• Ülke ekonomisi zarara uğruyor;
• Ve hepsinden önemlisi, nimet bilinci zedeleniyor, manevî değerlerimiz örseleniyor.
Menkıbe: Kırıntıdaki Rahmet
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri’nin sadık bir müridi vardı. Bu gönül eri, her sabah erkenden kalkar; sokaklarda, yol kenarlarında gördüğü ekmek kırıntılarını büyük bir titizlikle toplar, temizce sarar, muhtaç olanlara ulaştırırdı.
Bir gün biri ona şöyle sordu:
— “Efendi, yerdeki kırıntılarla mı hayır yapılır?”
O güzel insan şöyle cevap verdi:
— “O kırıntılar, Allah’ın rahmetinden düşen parçalardır. Kim onları toplarsa, rahmeti toplar. Kim bir kırıntıyı değersiz görürse, bir gün sofralar dolusu nimeti de kaybeder.”
Bu menkıbe, bizlere nimete gösterilen en küçük bir saygının, kulun hem dünyasını hem de âhiretini nurlandırabileceğini ne güzel anlatır.
Neler Yapabiliriz?
1. İhtiyacımız kadar ekmek almalı, fazlasını almaktan kaçınmalıyız.
2. Bayatlayan ekmekleri çöpe atmak yerine; köfte, galeta unu, tatlı ya da çorbalarda değerlendirmeliyiz.
3. Artan ekmekleri küçük parçalara ayırarak sokak hayvanlarına verebiliriz.
4. Çocuklarımıza ekmeğin kutsiyetini küçük yaşta öğretmeli, onları nimete saygılı bireyler olarak yetiştirmeliyiz.
5. Market ve fırın alışverişlerinde “alın terine saygı” şuuruyla hareket etmeliyiz.
Unutmayalım ki…
Ekmek yalnızca bedenimizi doyurmaz; kalbimizi de besler, gönlümüzü de terbiye eder. Onu hor görmek, Allah’ın rahmetini küçümsemek; onu israf etmek, sadece sofraya değil, hayata da bereketsizlik getirmektir.
Dua ile…
Allah’ım!
Bize helâl yoldan kazanmayı nasip eyle.
Rızkın kıymetini bilen, şükreden kullarından eyle.
İsraftan sakınmayı, kanaatle yaşamayı gönüllerimize yerleştir.
Sofralarımıza bereket, hanelerimize huzur, kalplerimize şükür ihsan eyle.
Âmin.
Haftaya yeni bir hikmet penceresinde buluşmak duasıyla…