ÇOCUK TERBİYESİ VE EMANETİ KORUMAK
Her Cuma, gönüllerimize bir muhasebe fırsatı sunar. Rabbimiz, bizlere verdiği nimetleri hatırlatır; emaneti koruyup korumadığımızı sorar. Bu emanetlerin en değerlilerinden biri de hiç şüphesiz çocuklarımızdır.
Her çocuk, Allah’ın anne ve babasına verdiği bir emanettir. Bu emanet, sadece bir can değil; aynı zamanda bir gelecek, bir ahiret imtihanı ve bir dua vesilesidir.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”
(Tahrîm, 6)
Bu ayet, aile terbiyesinin ne denli önemli bir sorumluluk olduğunu hatırlatır. Zira çocuk, anne babasının hem dünyadaki izidir, hem de ahirette sorgu konusudur.
ÇOCUK KALBİ TEMİZ BİR SAYFADIR
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.”
(Buhârî, Cenâiz 80)
Her çocuk, tertemiz bir kalple dünyaya gelir. O kalbe ilk çizgiyi anne baba atar. Çocuğun ilk hocası annesi, ilk imamı babasıdır.
Evdeki davranışlarımız, çocuklarımızın karakterinde yankılanır. Anne babasının şefkatini gören çocuk merhametli olur; sevgisiz büyüyen çocuk ise sevgiyi öğrenmekte zorlanır.
TERBİYE SÖZLE DEĞİL, HÂL İLE VERİLİR
İmam Gazâlî’nin dediği gibi:
“Çocuğun terbiyesi, sözle değil; hâl ile, örnek olarak olur.”
Çocuk, anne babasının nasihatlerinden çok, davranışlarına bakar.
Babası namaz kılmadan “namaz kıl” derse, çocuk sözden değil hâlden etkilenir.
Ama sabah ezanında babasının kalkıp seccadeye yöneldiğini gören çocuk, o sahneyi ömrü boyunca unutmaz.
MİRASTAN DAHA KIYMETLİ BİR HEDİYE
Bugün pek çok anne baba, çocuklarına mal, mülk veya diploma bırakmanın telaşındadır. Oysa asıl miras güzel ahlak ve sağlam imandır.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“Bir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz.”
(Tirmizî, Birr 33)
İmanla, edeble, dua ile büyüyen bir çocuk; fakir olsa da huzurludur.
Kalbi Allah’tan uzak yetişen bir çocuk ise, zengin olsa bile mutsuzdur.
MENKIBE: HZ. HASAN VE HZ. HÜSEYİN’İN DERSİ
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v) mescitte namaz kılarken torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin içeri girer.
Efendimiz secdedeyken torunlarından biri sırtına çıkar.
Sahabeler çocuğu indirmek isterler, ancak Allah Resulü secdesini uzun tutar.
Namazdan sonra sahabeler sorar:
“Ya Resûlallah, secdeniz uzun sürdü, vahiy mi geldi?”
Efendimiz tebessüm eder ve şöyle buyurur:
“Hayır. Torunum sırtımdaydı, düşmesin diye bekledim.”
İşte bu incelik, bir çocuğun kalbine sevgiyle işleyen terbiyedir.
Hasan ve Hüseyin (r.anhuma), sevgiyle büyüyen bir eğitimin meyvesidir.
DUA İLE TERBİYE
Anne babanın dili, evladın kaderine yön verir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) söyle uyarıyor:
“Kendinize, çocuklarınıza ve mallarınıza beddua etmeyiniz. Çünkü Allah, duaların kabul olduğu bir zamana denk getirebilir.”
(Ebû Dâvûd, Salât 361)
Bu yüzden öfkeyle değil, dua ile konuşalım.
“Allah seni hayırlı eylesin”,
“Rabbim kalbini nurlandırsın”,
“Evladım, Allah seni salih kullarından eylesin” gibi sözler, kalplere rahmet indirir.
BİR ANNE VE OĞULUN HİKÂYESİ
Zamanın birinde salih bir genç vardı.
Bir gün biri ona sordu:
“Evladım, bu güzel huyları kimden öğrendin?”
Genç şöyle cevap verdi:
“Annem her sabah beni uyandırırken, ‘Oğlum, Rabbim seni seherlerin bereketiyle diriltsin’ derdi.
Her yemekte ‘Yavrum, helal lokma ile büyüyesin’ derdi.
Ben annemin duası kadar oldum.”
Gerçek terbiye, dualı terbiyedir. Çünkü dua, kalbe nakış gibi işler.
Unutmayalım:
Çocuklar nasihatle değil, örnekle büyür.
Onlara vereceğimiz en güzel eğitim, kendi hâlimizdir.
Gözyaşıyla yapılan dua, bazen yüz sayfalık bir öğütten daha derindir.
DUA: EVLATLARIMIZ İÇİN
Allah’ım!
Bize, gözümüzün aydınlığı olacak salih evlatlar nasip eyle.
Onları Kur’an’ın nuruyla yetiştir.
Kalplerine iman, dillerine doğruluk, ellerine hayır koy.
Bizleri onlara güzel örnek eyle.
Bizi, çocuklarımızla birlikte cennette buluştur.
Ahlaklarını Peygamber ahlakıyla güzelleştir.
Dünyada sevgiyle, ahirette rızanla bir araya getir.
Âmin.
Haftaya görüşmek dileğiyle dua ile kalınız.