Siirt’in Kavurucu Sıcağında Sağlıklı Kalmak: Sofradan Suya Uzanan Bir Yaz Hikâyesi
Temmuz ayıyla birlikte Siirt sokakları yine bildiğimiz gibi… Gündüz saatlerinde taşlar el yakıyor, gölgede bile terlemek mümkün. Hele ki öğle sonrası, güneş gökyüzünün tam ortasında durmuş, yeryüzüne amansız bir ateş indiriyor gibi. Bu iklimi yaşayan bizler için artık yazın kendine has bir düzeni var: Gölgelik kollamak, terliksiz yere basmamak ve bol su içmek. Ama mesele sadece su içmekle bitmiyor, bu sıcaklarda nasıl beslendiğimiz de en az sıvı tüketimi kadar önemli.
Sıcakta iştah azalıyor, bu doğru. Ama ne yediğimiz, vücudun direncini nasıl koruyacağı konusunda belirleyici oluyor. Örneğin ağır yemekler —özellikle kızartmalar— bu dönemde mideyi yorar, metabolizmayı zorlar. Siirt mutfağı yağlı ve etli yemekleriyle meşhurdur ama yazın bu alışkanlıkları biraz olsun hafifletmekte fayda var. Büryan kebabı, perde pilavı gibi yoğun yemekler akşam serinliğine bırakılabilir. Gün içinde ise sebze ağırlıklı, zeytinyağlı yemeklere yönelmek daha doğru olur.
Yerli üretim taze sebzeler pazarlarda bolca var. Salatalık, domates, biber, reyhan… Bunlar hem serinletici etkileriyle hem de su içerikleriyle sofrada yer bulmalı. Özellikle cacık gibi yoğurtlu alternatifler, hem serinletici hem de sindirimi kolaylaştırıcı özellikleriyle ideal bir seçim olabilir.
Sıvı meselesine gelince… “Su içtim” deyip geçmemeli. Ter yoluyla kaybedilen elektrolitleri yerine koymak için yalnızca su değil, ayran, maden suyu ve limonlu doğal içecekler de tercih edilmeli. Ancak şekerli gazlı içeceklerden uzak durulmalı; çünkü bunlar geçici bir serinlik hissi verse de, aslında vücudu daha da susuz bırakabilir.
Bir diğer konu da çay. Siirt halkı olarak çaya düşkünüz; sabah, öğle, akşam demeden bardak bardak içeriz. Fakat sıcak havalarda fazla çay tüketimi, vücuttan daha fazla sıvı atılmasına neden olabilir. Gün içinde açık ve ılık çay tercih edilirse, hem alışkanlık korunur hem de vücut fazla yorulmaz.
Ayrıca güneşin en dik geldiği 11.00 ile 16.00 saatleri arasında dışarıda fazla vakit geçirmemeye çalışmak gerekiyor. Hele ki yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar için bu saatlerde sokağa çıkmak ciddi risk taşıyabilir. Serin yerlerde dinlenmek, mümkünse öğle uykusuna çekilmek, Güneydoğu'nun yüzyıllardır uyguladığı bir yöntemdir zaten.
Son olarak, yaz sadece dikkat edilmesi gereken bir mevsim değil, aynı zamanda yenilenme, hafifleme ve doğayla uyum kurma zamanıdır. Siirt'in yazında sağlıklı kalmak, hem bedenimizi hem de gündelik alışkanlıklarımızı mevsime göre şekillendirmekle mümkün.
Unutmayalım: Bu topraklar sıcakla yaşamayı öğrenmiş, geleneklerini ona göre kurmuş. Biz de o gelenekten güç alarak bu kavurucu günleri serin akşam sohbetlerine kavuşturabiliriz.