Namazda Huşû
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler.” (Mü’minûn, 1-2)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Namaza kalktığında, dünyaya vedâ eden bir kimse gibi namaz kıl! Özür dilemen gereken bir sözü söyleme! İnsanların elinde bulunan şeylerden de ümidini kes!” (İbn-i Mâce, Zühd, 15; Ahmed, V, 412)
Abdullah bin Şıhhîr (ra), Peygamber Efendimiz’in namazdaki huşû hâlini şöyle anlatır:
“Bir keresinde Rasûlullah (sav) Efendimiz’in yanına gitmiştim. Namaz kılıyor ve ağlamaktan dolayı göğsünden, kaynayan kazan sesi gibi sesler geliyordu.” (Ebû Dâvûd, Salât, 156-157/904; Nesâî, Sehv, 18; Ahmed, IV, 25, 26)
Rasûlullah (sav), namazda huşûunu bozacak hiçbir şeye müsâade etmezdi. Bir gün Ebû Cehm (ra), Fahr-i Kâinât Efendimiz’e işlemeli, zarif bir elbise hediye etmişti. Allah Rasûlü (sav), o elbise ile namaz kıldı. Namazı bitirince Âişe vâlidemize:
“–Bu elbiseyi Ebû Cehm’e geri ver, namazda gözüm nakışlarına takıldı. Neredeyse namazda huzûrumu bozacaktı” buyurdu. (Muvatta, Salât, 67; Buhârî, Salât, 14)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hâfıd: Kâfirleri, felâketlere uğratarak, düşmanlarını kendinden uzak kılarak alçaltan, en üst mertebelerden en aşağı mertebelere indiren demektir.
Kısa Günün Kârı
Huşû, Allah’a duyulan tâzim neticesinde, başta namaz olmak üzere ibadetlerin edâsı esnâsında sükûnet ve tevâzu içinde bulunmak ve bunun hareketlere yansıyan tezahürüdür. İleri derecedeki tâzim ve muhabbetten dolayı, kalplerin yumuşayıp Allah’a boyun eğmesi ve O’ndan korkmasıdır.
