İslâm’a Davet
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ
“Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.” (Nahl, 125)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“İnsanları doğru yola çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de, kendisine uyanların günahı gibi günah verilir. Ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, İlim 16. Ebû Dâvûd, Sünnet 6;Tirmizî, İlim 15; İbni Mâce, Mukaddime 14)
Hayber Gazvesi gününde Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“Yarın sancağı, Allah’ın kendisinin eliyle fethi nasib edeceği, Allah’ı ve Rasûlü’nü seven, Allah’ın ve Rasûlü’nün de kendisini sevdiği bir kişiye vereceğim.”
Gazveye iştirak edenler, sancağın aralarından kime verileceğini düşünüp konuşarak geceyi geçirdiler. Sabah olunca, sancağın kendisine verileceği ümidi ile bütün sahâbîler Rasûl-i Ekrem (sav)’ in huzuruna koştular. Peygamber Efendimiz:
“-Ali İbni Ebû Tâlib nerede?” diye sordu. Sahâbîler:
“-Ey Allah’ın Resûlü! O gözlerinden rahatsız,” dediler.
Bunun üzerine Peygamberimiz:
“-Ona haber verecek birini gönderiniz” buyurdular. Ali derhal getirildi. Rasûlullah (sav) onun gözlerini tükürüğüyle tedavi ederek kendisine dua etti. O kadar ki, hiç ağrısı yokmuş gibi oldu. Peygamber sancağı ona verdi. Ali:
“-Ya Rasûlallah! Onlar da bizim gibi mü’min oluncaya kadar mı savaşacağım? dedi. Rasûl-i Ekrem:
“-Acele etmeden, gayet sakin bir şekilde onların yanına var, kendilerini İslâm’a davet et, uymaları gereken ilâhî yükümlülükleri kendilerine haber ver. Allah’a yemin ederim ki, senin vasıtanla Allah’ın bir tek kişiye hidâyet vermesi, senin için kırmızı develere sahip olmakdan daha hayırlıdır” buyurdu. (Buhârî, Fezâilü’s-sahâbe 9; Müslim, Fezâliü’s-sahâbe 34)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Basîr: Her şeyi gören, her şeyin hakîkatini gören, bilen, hiçbir şey Kendisinden saklanamayan, yapılanları tek tek zaptedip muhafaza eden demektir.
Kısa Günün Kârı
Bir kimsenin hidâyetine vesil olmak en üstün dünya nimetlerine sahip olmaktan daha hayırlıdır.
